Başlarken
..
İlk somut tehlike işareti ertesi gün görüldü. Üç savaşçı gelip iki yolcuya buralarda ne aradıklarını sordular.
"Ben şahinimle avlanmaya geldim," dedi bilgin.
"Sizi aramamız gerek, bakalım silahınız var mı?" diye konuştu savaşçılardan biri.
Bilgin atından ağır ağır indi. Arkadaşı da onun gibi yaptı.
"Neden yanınızda bu kadar para var?" diye sordu, delikanlının para kesesini gören savaşçı.
"Mısır'a gitmek için," diye yanıtladı delikanlı.
Bilgini arayan savaşçı, sıvıyla dolu bir kristal şişe ve tavuk yumurtasından biraz daha büyük, sarı renkli camdan bir yumurta buldu.
"Bu ne?" diye sordu savaşçı.
"Felsefe Taşı ile Ebedi Hayat İksiri. Simyacıların Büyük Yapıtı. Bu iksirden içen kimse kesinlikle hasta olmaz ve bu taşın küçük bir parçası herhangi bir madeni altına çevirir."
Üç savaşçı, kahkahayla güldüler, Bilgin de onlarla birlikte güldü. Yanıtı çok eğlenceli bulmuşlardı. Bunun üzerine, iki yolcuya, eşyalarıyla birlikte gitmeleri için fazla güçlük çıkarmadılar.
"Deli misiniz siz?" diye sordu delikanlı biraz uzaklaşınca. "Onu neden böyle yanıtladınız?"
"Sana hayatın çok basit bir yasasını göstermek için: Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki, neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar."
..